10 Nisan Çarşamba günü digitalSSM etkinlikleri kapsamında Açık Kültür, Paylaşılabilir İçerik ve Standartlar adlı bir konferans verdim. Kendilerine konuşma davetleri için çok teşekkür ediyorum. Sunum slaytlarını Zenodo‘ya yüklemiştim. Video kaydı ise digitalSSM arşivinden erişime açık. Benim için çalışması da keyifli bir konu oldu. Sunuma hazırlanırken aldığım notlar ve bir kaç ek ile bunu bir blog yazısına çevireyim istedim.
Sunumun çıkış noktası, açık kültürün en önemli aktörlerinden olan kültür-sanat kurumlarının dijital koleksiyonlarını tüm potansiyeli ile kullanabiliyor muyuz sorusunu irdelemekti. Burada idealize edilen potansiyel kullanım, kapalı mekan ve sistemlere sıkışıp kalmayan, herkes tarafından erişilebilir, yeniden kullanılabilir, evrensel ilke ve standartlara uygun bir altyapıya sahip, özgün ve çok çeşitli hizmetleri sunmaya elverişli dijital koleksiyonlar ile mümkün. Sunumun çatısını ise yaratıcılığı ve inovasyonu besleyen yeniden kullanılabilirlik (reusability) ilkesi ve bunu mümkün kılan Creative Commons açık lisansları ile teknik altyapı gereksinimleri oluşturuyor.
Galeriler, kütüphaneler, arşivler ve müzeler (GKAM) kültürel miras kaynaklarına erişim sağlayan kurumlardır. Açık kültür ise entelektüel ve sanatsal kültürel miras kaynaklarına ücretsiz ve minimum veya hiçbir telif kısıtlaması olmaksızın erişilen bir yapıyı ifade eder. Buradaki ‘erişim’ eyleminin kapsamı ve şekli büyük önem taşımaktadır. Bugün entelektüel ve sanatsal eserlere kamunun bu şekilde sınırsız erişiminin önündeki en büyük engellerden ikisi telif hakları düzenlemeleri ve kültürel değişimin zorluğu olarak karşımıza çıkıyor.
Telif hakları kişinin yaratıcılığından doğan haklarını korumak ve desteklemek için ortaya çıkan bir olgu olmasına rağmen, bugünün dünyasında yaratıcılığı en çok kısıtlayan nedenlerden biri haline gelmiştir. Yalnızca ülkemiz değil, dünyanın pek çok ülkesi 1950’lerin ürünü olan telif hakları kanunları ile yönetilirken, günü yakalayamayan bu telif kanunlarının yarattığı ekosistem, bizi bu köhnemiş çarkları hala döndürmeye zorluyor. Açık kültürün temelini oluşturan kamunun bilgiye ve kültürel mirasa erişiminin, zamanı yakalayamayan bu yasal yapılardan dolayı kısıtlandığını görüyoruz.
Mevcut kanunların karşısında durarak değil ancak yaratıcılığı teşvik edici hareketleri, mevcut yapı ile birlikte çalışan alternatif mekanizmaları sahiplenerek, gündelik yaşamımıza, işimize, çevremize yansıtarak, sınırlarını genişletebildiğimiz ölçüde desteklemeliyiz. Bu da elbette kültürel bir değişimi gerektiriyor. Bu kültürel değişimin bir parçası olarak, telif hakları kanunlarını modernleştirme çabalarına telif hakları reformu deniyor. Örneğin istisnaların neler olduğu, teknolojinin sağladığı faydaların kanunlara yansıması, kamu yararına olan içeriklere kısıtlama olmaksızın erişilebilmesi gibi pek çok konuda, özellikle son yıllarda yoğun lobi faaliyetleri sürdürülüyor. Bu konuda Avrupa’da aktif çalışan organizasyonlardan biri Communia. Communia, politika düzeyinde kamu malı eserlerin alanının genişletilmesi, kültür ve bilgiye erişimin ve yeniden kullanımının artması için çalışan bir sivil toplum kuruluşu. Communia ve benzeri organizasyonların uzun soluklu çalışmaları sonucunda, geçtiğimiz haftalarda Avrupa Parlamentosu’nda oylanan yeni telif hakları yönetmeliği yürürlüğe girdi ve CC BY atıf lisansı ve CC0 public domain lisanslarının kullanımını resmi olarak yönetmeliğe yansıttı. Onaylanan yönetmelik internette paylaşımı kısıtlayıcı negatif başka öğeler getirmiş olsa da kültür mirası eserlerin ve kamu sektöründe üretilen bilgi için açık lisansları benimsemesi açısından oldukça olumlu bir gelişme. AB’ye aday üye ülke konumunda olduğumuz için bu gelişmelerin bizleri de etkileyeceğini düşünmekte fayda var.
Telif hakları reformuna hem dünyada hem yerelde büyük ihtiyaç var. Ve kültür sanat kurumları bu reform ihtiyacının en büyük savunucularından ve aktif oyuncularından biri olmalı.
GKAM kurumlarının misyonu, koleksiyonlarında bulunan kültürel miras niteliğindeki eserlere kamunun erişimini sağlamaktır. GKAM kurumlarının misyonlarını gerçekleştirebilmeleri, büyük oranda şimdiye kadar anlattığım kültürel değişim ve politikaların ve telif hakları kanunlarının %100 kamu yararını gözetmesi ile mümkün olabilir. Bu misyon, günümüzün olanakları ve kullanıcı beklentilerini karşılayan, erişimin yalnızca ilgili kurumun fiziksel mekanı veya web sayfası ile sınır kalmadığı bir hizmet profilini gerektiriyor.
Aşağıdaki diyagramda paylaşılabilir dijital koleksiyonları hak yönetimi, format ve üst veri kalitesi açısından bağlayan ilke ve standartları görüyoruz. Dijital koleksiyonların telif hakları ve eserlerin kullanım izinlerini de içeren, zengin, insan ve makine tarafından okunabilir üst veri ile uluslararası standartlara uygun sistemlerde hizmete sunulması, paylaşılabilirlik ve yeniden kullanılabilirlik açısından çok önemli. Çünkü sonunda varmak istediğimiz nokta, yalnızca görüntülenebilir, dijitalleştirilmiş koleksiyonlar değil. Kamu malı niteliğindeki eserlerin, bu yasal konumu ve kullanım izinlerine uygun olarak hizmete sunulması ve bu özelliklerin de makine tarafından okunabilir şekilde altyapılara gömülmesi gerekiyor. Bu nitelendirmeyi yapmak için ise Creative Commons açık lisanslarını kullanıyoruz.
Dijital koleksiyonlar, uluslararası ilke ve standartlara uygun, zengin üst veriye sahip,hem insan hem makine tarafından okunabilir, birlikte çalışabilir nitelikte altyapılara sahip olmalı; bu sistem ve üzerine kurulacak hizmetleri destekleyici açık ve net politikalar yayınlamalı.
Koleksiyonların kullanım koşullarını son kullanıcıya eser düzeyinde açıklıkla belirten kurumsal politikalara sahip olmak, eserleri kullanıma sunduğumuz altyapı kadar önem taşır. Birbirini tamamlayıcı niteliktedir ve kurumların hizmet bütünlüğünü sağlar.
Şimdi, dijital koleksiyonların yasal konumu ve kullanım koşullarını nitelemek için ihtiyaç duyduğumuz açık lisanslar ve Creative Commons (CC) tanımına yer verelim. Creative Commons kar amacı gütmeyen global bir organizasyondur. CC, Eser sahiplerinin yaratıcısı oldukları eserleri, internet ortamında paylaşırken kullanabilecekleri ücretsiz, çok sayıda yerel dile çevrilmiş açık lisanslar topluluğu sunar. Açık lisans ise bir esere erişime, yeniden kullanımına ve dağıtımına dair, kısıtlı veya hiç kısıtlama olmadan izin veren bir lisans türüdür. CC açık lisansları, telifli eserin “bazı haklarının saklı olduğunu” ifade eder. Bilimsel, kültürel ya da sanatsal eserlerin telif sahibi ile kullanıcısı arasındaki iletişimi hızlandırır, paylaşımı sağlar, kullanımı artırır, yaratıcılığı ve inovasyonu güçlendirir.
Telif hakkı, bir fikir ve sanat eserinin üretilmesi ile ortaya çıkar ve tescile gerek yoktur. Telifli bir eseri kullanabilmek için hak sahibinin izni gerekir. CC lisansları, telif sahibinin kendi eserini internet ortamında hangi şartlarla paylaştığını ifade eder, böylelikle telif sahibinden ayrıca izin alınmadan kullanımı sağlar. CC lisans kodları insan ve makine tarafından okunabilen yapıdadır. Kullanılmak istenen teknolojik alt yapılara (ör: arama motorları, dijital arşivler, yayıncı platformları vb.) adapte edilebilir. Aşağıda CC lisanslarının dört ana koşulu ve kamu malı lisanslarını görüyorsunuz. Creative Commons telifli eserler için bu dört ana koşulun kombinasyonu olan altı lisans (BY, BY-SA, BY-ND, BY-NC, BY-NC-SA, BY-ND-SA) sunar. Kamu malı eserler için ise, kamu malı ve (Public Domain) PDM ve CC0 lisansları kullanılır. PDM kanunen telif süresi bitmiş eserler için, CC0 ise telif haklarından feragat edilen eserler için geçerlidir.
Creative Commons lisanslarının kullanmak için https://creativecommons.org.tr adresinde Türkçe veya İngilizce lisans seç sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Bu adreslerde eserin kullanımına ilişkin birkaç soruyu yanıtlayarak uygun lisans seçilir. Seçim sonunda ekrana gelen html kodu örneğin web sitenize yerleştirerek ziyaretçilerinize web içeriğini hangi koşullarla kullanacakları mesajını verebilirsiniz. Lisans kodları makine tarafından okunabilir kod, kullanıcı tarafından okunabilir kod ve hukuki sözleşme metni olmak üzere üç katmandan oluşur.
Creative Commons lisanslarını en açıktan en az açığa bir ‘açıklık’ yelpazesi üzerinde değerlendirmekte fayda var. PMD, CC0, CC BY ve BY SA lisansları bir eserin paylaşımını ve aynı eserden farklı çalışmalar üretecek biçimde yeniden kullanımına olanak sağlar. Bu nedenle ‘özgür kültür lisansları’ olarak da anılırlar. BY-NC, BY-ND, BY-NC-SA ve BY-NC-ND açık lisanslar olmalarına rağmen, eserin kısıtlı kullanım imkanı vardır.
Creative Commons sunduğu açık lisanslar ve teknik araçlar ile hem üst verinin hem de dijital içeriğin paylaşımı ve yeniden kullanımını mümkün kılar, böylelikle GKAM’ların varoluş misyonunu doğrudan destekler.
GKAM’ların açık lisansları neden benimsemeli ve kullanmalı? Bu nedenleri şöyle sıralayabiliriz:
- Kurumun kültürel mirasa erişim misyonunu gerçekleştirir, dijital alanı genişletir
- Koleksiyonun yeniden kullanılabilirliğini (reusable) sağlar, yeni sanat çalışmalarının yaratılmasını teşvik eder
- Kurumun online varlığını güçlendirir (daha çok sayfa görüntüleme, site ziyareti vb.)
- Koleksiyonlar hakkında hikayeler yaratılmasını sağlar, kurumun toplumsal etkisini güçlendirir
- Yeterince temsil edilmeyen içeriğin potansiyel kullanımını artırır, eşitlik ilkesini güçlendirir
- Sıradışı organizasyonlar veya kalıcı online sergiler aracılığıyla yeni bir değer yaratır
- Araştırma ve öğrenim kurumlarının kullanımını artırır, açık eğitim kaynağı yaratmak için fırsat sağlar
- API’lar ya da github gibi açık platformlar aracılığıyla verinin toplu keşfi (bulk discovery) ve incelenebilirliğini (exploration) sağlar
Hollanda’daki RijksMuseum’un koleksiyonu büyük oranda Creative Commons kamu malı lisanslar ile lisanslanmış durumda. Bir kültür sanat kurumunun dijital koleksiyonu ile yapabileceklerimize örnek olarak Rijksmuseum’daki eserler ile yapılan bir kolaj çalışmasına bakalım. Aşağıdaki grafikler Steven Weinberg’in yazdığı bir blog yazısından alıntı. Müzeden seçtiği eserler ile çocuklar için AstroNuts adlı, astronomi üzerine bir kitap hazırlıyor. Yazıda detaylarını görebilirsiniz elbette ama kısaca müzenin dijital koleksiyonundan, konuyla ilgili indirdiği eserler üzerine çizgi karakterler ekleyerek bunlardan çocuklar için bir eğitim materyali yaratmış. Yazının sonuna doğru aynı biçimde hazırlanabilecek kartpostallara da örnek vererek açık lisansların topluma etkisine değiniyor.
Yine aynı müzenin dijital koleksiyonunu ziyaret ederek kendi kişisel serginizi de oluşturabilirsiniz. Sergi kapsamında olmasa bile, düşünün ki ben Londra’da yaşayan bir Türk’üm ve yaşadığım yerdeki bir etkinlik kapsamında kendi tarihimize, kültürümüze ait fotoğraf seçkisi üzerinden bir sunum hazırlamak istiyorum. Rijkmuseum web sitesini ziyaret ederek kendime bir hesap oluşturdum. Kadın ve İstanbul üzerine eserler tarayarak, seçtiklerimle sanal bir koleksiyon oluşturdum. Bu eserleri indirip, üzerlerine not alabilir, değişiklik yapabilir ve bu şekilde de koleksiyonuma ekleyebilirim. Müzenin konuyla ilgili yardım sayfasında detayları görebilirsiniz. Aşağıda birkaç dakika içinde yarattığım, Rijkmuseum seçkisi sergimi beğeninize sunuyorum. Sizce de dünyanın bir ucundaki sanal bir koleksiyon ile harika bir etkileşim değil mi bu? Rijkmuseum dijital koleksiyonunu oluştururken eserleri benim bu amaçla kullanacağımı planlamamış olabilir ancak bu amaç, bir kültür sanat kurumunun toplumsal etki alanını nasıl genişletebileceğine dair önemli bir örnek.
Bir başka örnek de digital koleksiyonlar ile yaratılabilecek açık eğitim materyalleri konusunda. Amerika’da Metropolitan Müzesi eğitimciler için ders planları hazırlıyor. Müzenin koleksiyonunu eğitimcilerin derslerinde kullanabilmeleri için, eğitim düzeyi, aktivite alternatifleri, ek kaynaklar ve müzedeki objeleri de içeren planlarını, web sitesinde herkese açık olarak yayınlamışlar. Benzer bir hizmet yine Amerika’da, Digital Public Library tarafından da veriliyor. Birincil kaynak setleri olarak sunulan koleksiyonlar, eğitimcilerin bu eserleri derslerinde kullanabilmeleri için eğitim rehberleri ile birlikte sunuluyor. Her iki örnek de, koleksiyonları dijitalleştirmekle kalmayıp, bunların farklı ihtiyaçlar için kullanımı konusunda yaratıcı hizmetlere güzel birer örnek.
Burada sözü ettiğimiz koleksiyonların, makine tarafından okunabilir lisans kodları sayesinde derleyici platformlar ve arama motorları tarafından da doğru biçimde indesklendiğini belirtmekte fayda var. Dünyada 1.4 milyardan fazla çalışmanın Creative Commons açık lisansları ile paylaşıldığı, yeniden kullanıma açıldığı biliniyor. Creative Commons’ın CC Search adlı yeni arama motorunu incelemenizi ve veri sağlayıcılarına göz atmanızı öneririm. CC Search’ün, yüksek çözünürlüklü içeriklerin düzenlenmesi, remix edilebilmesi için APIler aracılığı ile yeni araçlar sunacak bir arama motoru olması planlanıyor.
Creative Commons açık lisansları GKAM’ların hizmet profilini genişletir, toplumla bağlarını güçlendirir.
Derleyici platformlar veya arama motorları tarafından koleksiyonların doğru biçimde indekslenmesi elbette öncelikle görünürlüğü sağlıyor ve kullanımı artırıyor. Makinece okunabilir açık lisansların, doğru metadata standartları, web protokolleri ve zengin veri ile koleksiyona entegre edilmesi, birlikte işlerlik (interoperability) ilkesini sağlıyor. Böylelikle koleksiyonlar, yalnızca kataloglar ve kurumun web sayfalarından değil, içeriğinizin indekslenmesi için kayıt olduğunuz diğer tüm sistemler tarafından da kullanıma sunulur hale geliyor.
Tek tek müze sayfalarını gezmeden, Türkiye tarihi hakkında neler bulabilirim sorusu ile Europeana’yı ziyaret ettim. Europeana, Avrupa Birliği destekli, Avrupa’daki binlerce arşiv, kütüphane, müzenin kültürel miras nitelikli koleksiyonlarını indeksleyen bir portal. Bir kurumun Europeana’da koleksiyonunun indekslenmesi için verilen metadata standartları ve lisanslama çerçevesine uygun olması gerekiyor. Türkiye’den dört kurumun (T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri, Koç Üniversitesi, Vehbi Koç Ankara Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (VEKAM) ve Milli Kütüphane) buraya içerik sağladığını görüyoruz. Sunum sırasında canlı bir arama örneği yapmıştık. Europeana arama kutucuğuna ‘Turkish’ anahtar kelimesini yazarak, ‘free re-use’ filtreleme seçeneğine tıklarsanız, Türkiye’deki kurumlardan hiç bir sonuç gelmediğini göreceksiniz. Bu demek oluyor ki açık lisansların kullanıldığı ve Türkçe temalı hiç bir içeriğe, Europeana’ya veri sağlayan Türkiye’deki kurumlardan erişemiyorum. Halbuki başka ülkelerdeki koleksiyonlardan 16 binin üzerinde sonuç geliyor. Açık lisans koşulu olmaksızın Türkiye’deki kurumlardan aldığım sonuç sayısı ise 2.230. Son kullanıcı olarak ilk kaygım; Türkçe içeriğe Türkiye’deki kurumlardan değil de başka ülkelerden erişebiliyor oluşum. İkinci kaygım; Türkiye’de söz konusu kurumlardaki telif süresi bitmiş eserlerin kamu malı lisansı ile kullanıma sunulmadığı. Üçüncü kaygım ise; Türkiye’de bulunan çok sayıda saygın kültür-sanat kurumu ve onların değerli koleksiyonlarını arama sonuçlarında göremeyişim. Kültür mirasımızı, bu kurumları tekil olarak bilmeyen ancak burada arama yapan çok daha geniş kitlelerin kullanımına sunabilmek harika olurdu.
Bu yazıyı, Open Knowledge Foundation tarafından geliştirilen Açık GKAM ilkeleri ile bitiriyorum. Açık GKAM ilkeleri, paylaşılabilir koleksiyonlar için açık lisansların kullanımı, kültür mirası içeriklerin kamuda bırakılması, standartların kullanımı ve böylelikle kültür-sanat kurumlarının sahip olabileceği geniş hizmet profilinin altını çizerek, konumuz için son söz niteliğinde beş madde sunuyor bizlere. Açık GKAM İlkeleri web sayfasında her ilke için örnek uygulama ve metinlere de yer verilmekte. İlgilenenlerin için bu bağlantıları ziyaret etmelerini öneririm.
- Eserlerin üstverisini (metadata), Creative Commons sıfır CC0 gibi kamu alanına uygun yasal araçlar ile kullanıma açın. (üstveri lisanslama)
- Telif süresi bitmiş, kamu malı eserleri kamuda bırakın, yeni haklar eklemeyin. (içeriğin lisanslanması)
- Veri yayınlarken, üst verinin, tüm koleksiyonun ve alt koleksiyonların yeniden (re-use) ve farklı amaçla kullanılmasına ilişkin dilek ve beklentilerinizi açık ve güçlü bir şekilde ifade edin. (açık lisans politikası)
- Veri yayınlarken makinece okunabilir, açık dosya formatları kullanın.
- Hedef toplulukları, web ortamında ve özgün biçimde dahil edecek fırsatlar yaratın.(ör. Rijksstudio)
Konu ile ilgili bir kaç faydalı kaynak:
- How sharing Europe’s cultural heritage online impacts on, well, everything.
- Creative Commons Licences for cultural heritage institutions A Dutch perspective
- The Metropolitan Museum of Art Makes 375,000 Images of Fine Art Available Under a Creative Commons License: Download, Use & Remix
- European Parliament adopts the copyright directive: A boost for Europe’s cultural heritage institutions